16 Mayıs 2014 Cuma

The 100


The 100 Dizisi Konusu

Bir gün dünyanın nükleer bir olay sonucu radyasyon nedeniyle yaşanamayacak hale geldiğini ve kurtarılan insanların bir mekik sayesinde uzaya kaçarak yaklaşık 100 yıldır orada yaşamlarını sürdürdüklerini hayal edin.

Dizinin konusu işte bu. Yaklaşık 100 yılın ardından daha önce bu şartlar için hazırlanmış Ark adını verdikleri mekik yavaş yavaş çökmektedir. Yakın zamanda yaşamın tükeneceği Ark'ın Başkanlık Heyeti belirli suçlarla tutuklanmış olan 100 genci yaşanabilir olup olmadığını test etmek için dünyaya göndermeye karar verir. Ark'da doğan ve dünyayı sadece anlatılanlardan bilen gençler çok fazla zarar görmeden dünyaya inerler. Fakat ark ile iletişimleri kesilir. Ark'dakiler onların sadece hayatta olduklarını bilmektedir ama bu da çok uzun sürmez.
Ark'ın kanunlarıyla hapiste olan mahkumlar, hiçbir kanunun olmadığı dünyada kendi sınavlarını vereceklerdir. Dünyaya radyasyonun sebep olduklarını tüm gerçekliğiyle görürler ve kısa bir süre sonra dünyada yalnız olmadıklarını da öğrenirler.

The 100 Başrol Oyuncuları

Eliza Taylor - Clarke Griffin 
Marie Augeropoulos - Octavia Blake
Bobby Morley - Belamy Blake
Thomas Mcdonell - Finn Collins

Yukarıdaki ana karakterler dışında dizide bir çok önemli karakter daha var. Dizi konu bakımından kaliteli fakat bana biraz gençlik dizisi gibi geldi. Daha önce dünyayı hiç görmemiş, ilk defa ayak basanlar için oyuncuların çok alışıkmış gibi ve bilgili davranmaları gözümden kaçmıyor. Gerçeklik biraz sarsılıyor. Bilim kurgu seven gençlerin izleyebileceğini düşünüyorum. 
Takipte kalın...Keyifli seyirler...

The Originals Dizisi Konusu



The Vampire Diaries dizisinden tanıdığımız köken vampirlerimiz
 Klaus (Joseph Morgan),
 Rebekah (Claire Holt) ve 
Elijah (Daniel Gillies)'ın
 başrollerini paylaştığı köken vampirlerin Mystic Falls kasabansından ayrıldıktan sonraki hayatlarını konu alıyor. 
Yüzyıllar önce kökenler tarafından kendi isteklerine göre kurulan New Orleans'daki Fransız mahallesi şimdilerde Klaus'un o zamanlar çok değer verdiği Marcel'in elindedir. Şehri kendine göre düzenlemiş ve kendi kanunlarını uygulatmaktadır. Marcel'in yönetiminde şehirde yaşayan cadıların büyü yapması yasaktır ve bunu gizemli silahı sayesin sağlamaktadır. Marcel Klaus'un her zaman istediği sadakat ve güce sahip olmuştur.

Bu duruma çok sinirlenen ve kıskanan Klaus ve kardeşleri kendileri için çok şey ifade eden bu şehri geri almak için hiç bir şeyden çekinmezler. Marcel'i tahtından etmek için ne gerekiyorsa yaparlar. Kuralları ve düzeni kısa bir süre sonra yıkılan Marcel'in saltanatı sona erer. Şehre sahip olduğunda umduğunu bulamayan Klaus aslında hiç bir şey kazanamadığını, önemli olanın sadakat olduğunu ve yeniden düşmanlarıyla karşı karşıya kaldığını anlar.

The Vampire Diaries dizisine 4. sezonda dahil olan kurt kız Hayley de bu dizide yer almakta ve aynı zamanda da Klaus'un bebeğini taşımaktadır.
Vampirlerin can düşmanı kurt adamlar ve bazı zamanlar da müttefiki olan cadılar anlatılan konuda büyük yer almaktadır. Hayley'nin sürüsü olan ve Marcel tarafından topraklarından sürülmüş Hilal Kurtları da 1. sezonun sonuna doğru güçlenmeye ve göz önüne gelmeye başladı.

Şahsi fikrim olarak Köken vampirleri ayrı bir hikaye olarak ekranda görmek beni memnun etti. Özellikle de The Vampire Diaries' dan biraz sıkılmaya başladığım bu dönemde. Dizinin en iyi tarafı The Vampire Diaries ile paralel bir yapım olması. Klaus ve Rebekah'nın bir kere Mystic Falls'a gittiğine şahit oldum. Aynı zamanda da dizinin ana karaktelerini tanıyorsunuz zaten ve sanki hep izlediğiniz bir diziymiş gibi hissettiriyor. Vampir, kurt adam, cadı üçlüsünden hoşlanıyorsanız izlemenizi öneririm.
Takipte kalın... Keyifli seyirler...

Da Vinci's Demons Dizisi Konusu




Eski zaman dizi, film ve kitaplarından çok hoşlanan biri olarak kendime beğenerek izleyeceğim bir dizi daha keşfettim. Aslında dizi ilk başladığında farkettim fakat izleyebilmek için ancak fırsat yaratabildim. Takdir edersiniz ki hayatım bunlardan ibaret değil...
Leonordo Da Vinci'ye dair kendi kişisel bilgime sahibim ve onu anlatan Da Vinci'nin Şifesi vb. gibi yapımları okuyup, izlemişliğim, hayatını araştırmışlığım var. Esasında yapıtları ve  eserleriyle ilgilenmiştim. Tabiri caizse Dizi tam benim kalemim.


Leonardo Da Vinci'nin 25-30 lu yaşlarını, Floransa da silah mühendisi olarak çalışmasını, Bir çok icadını ve hayatına dair gerçek kesitleri konu alıyor. Ayrıca kurguda 'Yapraklar Kitabı'nı aramakta ve muhafızlığını üstlenmektedir. Aynı zamanda bir lütuf olarak bahşedilen zekası ve dehasıyla olaylara farklı bir perspektiften bakışını, kendisiyle olan iç karmaşasını izliyoruz. 


David S. Goyer tarafından kaleme alınıp TV'ye uyarlanan dizi ABD'nin STARZ kanalında yayınlanıyor. Leonardo Da Vinci rolünü yakışıklı oyuncu Tom Riley canlandırıyor. 


Benim gibi sizinde bu konulara merakınız varsa kesinlikle ufkunuzu açacak bir yapımla karşı karşıyasınız ve hiç vakit kaybetmeden izlemenizi öneririm.
 Takipte kalın...Keyifli Seyirler...

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Masallara Bir De Bu Gözle Bakın !!!


Once Upon A Time Dizisi Konusu




Çocukluğumuzdan hepimizin bildiği klasik masalların mutlu sonlarının ardından yaşananları anlatan hoş bir yapım. Aslında zamanında dizide anlatılanları merak etmeliymişiz... 
Her zaman olduğu gibi masalların bile kusursuz mutlulukla dolu olmadığını yüzümüze bir tokat gibi vuruyor adeta...



Masallar diyarı Büyü Ormanda yaşayan Pamuk Prenses ve Yakışıklı Prens'in mutlu sona ulaştıklarını sandıkları düğünlerinde Kötü Kalpli Kraliçe tehditleriyle mutluluklarına gölge düşürür. Ardından içlerindeki korku devam ederken Pamuk Prenses hamile olduğunu öğrenir.  Aynı zamanda Kraliçe bütün masal kahramanlarını içine alacak ve lanetleyecek bir büyü hazırlığındadır. Pamuk Prenses ve Yakışıklı Prens doğumun yaklaştığı dönemde Kraliçenin planından haberdar olurlar ve diğerleriyle toplanıp lanetten korunmak için fikirlerini paylaşırlar. Perilerin önerisiyle tekbir yol vardır ve oda yalnızca 1 kişiyi kurtarabilmektedir. Pamuk Prensesin doğacak bebeğinin kurtarılmasına karar verilir. 
Kraliçe büyüyü tamamlar ve lanet yayılmaya başladığı anda Pamuk Prensesinde Doğumu aniden başlar ve Emma adını koydukları kızları doğar. Pamuk Prenses kızına doyamadan kurtuluşu olan ağaç geçide koyulur ve Emma bizim dünyamıza gelir. Aslında diğer bütün masal kahramanları da bizim dünyamıza, esrarengiz kasaba Storybrooke' a gelir fakat kimse gerçekte kim olduğunu ve kiminle evli olup, kime aşık olduğunu bilmemektedir. İşte Kötü Kalpli Kraliçenin laneti...

Emma Anne babasını hiç tanımadan yalnız başına büyür. 28 yaşına girdiği gün evinin kapısı çalar ve açtığında 'sen benim annemsin' diyen bir çocukla karşılaşır. Henry adındaki bu çocuk elinde bir masal kitabıyla, Emma'yı kurtarıcı olduğuna ve onunla Storybrooke' a gelmesi gerektiğine ikna etmeye çalışır. Emma Henry'nin anlattıklarına inanmaz ve evine götürüp Belediye Başkanı olan annesi Regina'ya teslim eder. Emma kasabada bulunduğu sürece birşeyler onun ikna olmasını tetikler ve umduğundan daha fazla bir süre orada kalır. Kötü Kalpli Kraliçe ile savaşı buradan sonra başlamaktadır.


ABD'nin ABC kanalında yayınlanan dizinin yazarları Lost'un senaristlerinden Adam Horowitz, Edward Kitsis gibi isimlerden oluşmaktadır. 

Başrol Oyuncuları


Ginnifer Goodwin - Mary Margaret Blanchard - Pamuk Prenses

Jennifer Morrison - Emma Swan - Pamuk Prenses ve Yakışılı Prens'in Kızı

Lana Parilla - Regina Mills - Kötü Kalpli Kraliçe

Josh Dallas - David Nolan - Yakışıklı Prens

Jared Gilmore - Herny Mills - Emma'nın Oğlu


Yukarıdaki ana karakterler haricinde dizide oldukça geniş bir oyuncu kadrosu söz konusu. Tahmin edeceğiniz gibi ne kadar masal varsa o kadar oyuncu oluyor.

Ben izlerken hiç sıkılmıyorum aksine bazen çok heyecanlanıp yeni bölüm için sabırsızlanıyorum. Fakat iyi yapımların hemen hepsini takip ettiğim için malumunuz sıra geç geliyor.
Tarzınıza uygunsa biraz masalsı şeyler herkese iyi gelebilir. 
Takipte kalın... Keyifli Seyirler...

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Arrow Dizisi Konusu


Kahramanımız Oliver Queen zenginliğin baş döndürücü havasıyla hayatını yaşamaktadır. Babasıyla bir tekne gezisine çıkar, bu geziye sevgilisinin kız kardeşi Sara da ablasından gizli katılmıştır. Ardından yalnızca Oliver'ın kurtulduğu bir kaza yaşanır. Oliver hiçte ıssız olmayan, en ölümcül mahkumların tutulduğu bir adaya düşer ve hayatta kalma mücadelesiyle 5 yıl geçirir. Zengiliğin vermiş olduğu şımarıklıktan kurtulur, güçlenir ve bambaşka biri olur. 


5 yıl boyunca hiç haber alınamayan öldü zannedilen Oliver hiç beklenmiyorken evine dönmeyi başarır. Fakat kimse bıraktığı gibi değildir. Kız kardeşi Thea büyümüş, annesi başka biriyle evlenmiş ve eski sevgilisi Laurel kız kardeşinin ölümünden içten içe Oliver'ı suçlamaktadır. Aynı zamanda Oliver'ın artık bir görevi vardır. Ölmeden önce babasının verdiği not defterinde isimlerinin yazılı olduğu, Starling şehrine zarar verenlerle hesaplaşması gerekmektedir.


Kimliğini gizleyerek yay ve okuyla babasına verdiği sözü tutmaktadır. O artık gündüzleri yeniden milyarder playboy Oliver Queen fakat geceleri Arrow dur. Polis tarafından kimliği tespit edilemeyen, her yerde aranan Kanunsuz Kahramandır.


Bu arada da annesi bundan sonra başına gelebileceklerden Oliver'ı koruması için John Diggle'ı görevlendirir. John ilk başlarda Oliver'a ayak bağı olmuş olsa da sonradan ona Arrow olduğunu ve amacını açıkladıktan sonra sağlam bir takım olurlar.
Bu yeni hayatına devam etmeye çalışırken Starling Şehrini kötülüklerden arındırmak için her gece ölümün kıyısına gelmektedir. Ada da yaşadığı kötü anıları da Oliver'ın peşini hiç bırakmaz. 


Diziyle ilgili tek sıkıntım flashback'leri daha dozunda kullanmaları gerektiğini düşünüyorum. Fazla ve yerinde kullanılmadığında can sıkıyor. Bir nevi reklamlar gibi. Diğer bütün her şeyiyle izlenebilir buluyorum ve izlemeye devam ediyorum. 
2. sezonunda olan Arrow aksiyon ve gerilim sevenler için rahatlıkla tavsiye edebileceğim kaliteli bir yapım. Hala izlemeyen varsa izlediğinde pişman olmayacak ve yeni bölümlerini heyecanla bekleyeceksiniz.
 Takipte kalın... Keyifli Seyirler...

The Walking Dead - Yürüyen Ölüler


Zombi dizisi deyince kafama 'tak tak' zombi avlayacaklar diye hayal etmiştim. Pek hayal ettiğim gibi çıkmadı ben daha çok action beklerken bir dramayla karşılaştım. Daha önce izleseymişim keşke gibi de düşünmedim. Zaten konu bir hayli yavaş ilerliyor.
 Dizide beni sıkan 2 şey var bunlarda birincisi az öncede bahsettiğim gibi yarım sezonluk bir dizi olduğu düşünülürse yavaş ilerlemesi ikincisi de 'ulan dünyanın sonu gelmiş hala kedi köpek gibi birbirlerini yiyorlar arkadaş' dedirtiyor olması. Bu ikisi dışında yapımdaki herşey çok iyi. Oyunculuk, kadro, konusu ve gidişat hepsi 10 puan gözümde.

Robert Kirkman, Tony Moore ve Charlie Adlard'ın aynı adlı çizgi romanından Frank Darabont tarafından TV' ye uyarlanan bir Amerikan dizisi.


Başrol Oyuncuları

Andrew Lincoln - Rick Grimes - Şerif Yardımcısı
Sarah Wayne Callies - Lori Grimes
Chandler Riggs - Carl Grimes
Jon Bernthal - Shane 
Norman Reedus - Daryl
Melissa McBride - Carol
Laurie Holdan - Andrea
Jeffrey DeMunn -Dale 
Steven Yeun - Glenn 
Lauren Gohan - Maggie 
Danai Gurira - Michonne 
Michael Rooker - Merle 
Scott Wilson - Hershel

Dizinin son sezonunda dahi henüz sebebi bilinmeyen bir virüs ortaya çımıştır ve artık ölen insanların hepsi zombiye(namı diğer Aylaklara) dönüşmektedir. 

Şerif yardımcısı Rick Grimes dünyanın içinde bulunduğu durumdan habersiz hastanede komadadır. Komadan uyandığında etrafının mahşer yerine benzer olduğunu görür ve evine gitmeye çalışır. Karısı ve oğlunu evde bulamaz Yakınlarda zombilerden saklanak yaşayan bir baba oğul tarafından farkedilir. Tanıştığı baba oğul Rick'e yardım eder ve onunla zor durum hakkında bildiklerini paylaşırlar. 
Sağ kalan insanlara yardım amaçlı Atlanta'ya gelmeleri için yardım çağrısında bulunduklarını öğrenir ve yola çıkar.
Karısının ve oğlunun da oraya gitmiş olabileceğini düşünür fakat Atlanta'nın hiçte tahmin ettiği gibi olmadığını tehlikeli bir biçimde öğrenir. Zombilerin etrafını sardığı, ölmek üzere olduğu bir anda Glenn onu bulup yardım eder. Arkadaşlarının yanına götürür. Glenn dizinin diğer başrol kahramanlarıyla birlikte bir kampta yaşamaktadır. Rick'e güvenebileceklerine karar verdikten sonra kampa gelmesine müsaade ederler.
Rick onlara katılıp yaşadıkları yere gider ve Karısını, oğlunu, en yakın arkadaşı Shane'i karşısında bulur. Takım tamamlanır ve hayatta kalma mücadelesi başlar. 


Yiceyek, silah ve kalacak güvenli bir yere sahip olmak çok zordur. Dizinin 3. sezon finalinde 'bebek ne oldu? bebeğe ne oldu?' diye ağladığımı biliyorum.

Alışık olmadığımız bir zombi yapımı olduğunu fark ettim. Aslında daha çok hep filmlerde dünyayı bu illetten kurtarma çabası oluyor. Evet bu dizide de var tabi ki fakat hiç bu kadar derinden izlememiştim yada izlememiştik. Ciddi bir yaşam savaşı veriliyor.
 Benim en beğendiğim ve oyunculuğuna hayran kaldığım Şehrin Azizleri filminden tanıdığımız Norman Reedus - Darly. Sizinde izledikçe çok seveceğinize eminim.  Dizide kirden pek görünmeyen sırt kısmında melek kanatları olan bir yeleği var ve ben o yeleği çok manidar buluyorum. 


 O kadar bilim kurgu, fantastik, vampir, kurt adam, suç, romantizm dizisi var ve bir o kadar da dizi izliyorum ama konu itibariyle emsalsiz aynı zamanda da alternatifi bulunmayan tek yapım. 
Dizi arayışında olanlar için öneriyorum. 
Keyifli seyirler.


9 Mayıs 2014 Cuma

The Vampire Diaries -Vampir Günlükleri


Favorilerime noktayı koyduğuma göre artık bloğumu asıl açma amacıma geri dönebilirim. Bir önceki postumda sevdiğim bir vampir dizisinden bahsetmiştim ve vampir dizileriyle devam etmek istedim.
Yabancı dizi sevenler arasında hala izlemeyen var mıdır bilemiyorum ama benim gibi bu diziyi izliyorken sıkılıp artık ayda bir izleyen çok biliyorum. Yinede neden bilmiyorum Türkiye de yabancı dizi listelerindeki  ilk sıralardan düşmedi hala.

The Vampire Diaries L.J. Smith'in aynı adlı kitap serisinden beyaz perdeye uyarlanmıştır. Serinin ilk kitabını okumaya çalıştıysam da olmadı okutmadı kitap kendini. Dizi nispeten kitaplardan daha iyi bence. İlk 2 sezonu heyecanla izledim, beğendim fakat 3. sezonda ve sonrasında pek sarmamaya, sanki konusu eskisi kadar özenli değilmiş gibi gelmeye başladı. Zaten bu son sezonda anladım ki 'ergenler ne yazsak yer' dermiş gibi abarttılar iyice. Lütfen daha fazla saçmalamayalım diyorum ve bu dizinin kesinlikle bir ergen dizisi olduğunun altını çiziyorum. Bunu yazdığım için fanları tarafından belki tepki çekebilirim ama lütfen objektif olalım. En beğendiğim dizileri bile kusursuz bulmuyorum. Tüm emeklere saygı duyuyorum.

Hazır diziye yer vermişken hiç inancım olmamasına rağmen hala izlemeyen varsa denk gelir belki diye biraz konusundan bahsetmeliyim.

Başrollerini Nina Dobrev(Elena Gilbert), Paul Wesley(Stefan Salvatore), 
Ian Somerhalder (Damon Salvatore) gibi isimlerin paylaştığı dizide oyuncuların hepsi birbirinden iyi performans sergiliyorlar. Zaten oyuncu kadrosuyla ilgili hiç bir sıkıntım yok.

Annesi babasıyla geçirdiği bir trafik kazasında tek sağ kurtulan Elena Gilbert artık teyzesi Jenna ve erkek kardeşi Jeremy ile beraber yaşamaktadır. Ebeveynlerinin yokluğuyla geçirdiği bir yaz tatili sonunda okula döner.

Stefan Salvatore kanlı ve pişmanlıklarla dolu bir geçmişin ardından uzun yıllar sonra kendini eğiten ve artık sadece hayvan kanıyla beslenen bir vampirdir. Doğup büyüdüğü Mystic Falls'a döner. Hala lise çağında görüntüsüne sahiptir ve okula kayıt olur. Okulun ilk günü Elena ile tanışır ilerleyen bölümlerde birbirlerine aşık olurlar.

Stefan'ın hiç mi hiç anlaşmadığı tamamen birbirinin zıttı bir yaşam tarzına sahip olan ve yıllardır görüşmediği kardeşi Damon hiç beklenmeyen bir şekilde kasabaya gelir. Geçmişin intikamını almak için ve insanlara zarar verecek olmayı umursamadan inandığı yanlışların peşinden gitmektedir. İstediklerini yapmak uğruna ilk sezon ortalığı bayağı karıştırıyor. Şimdilik dizinin kötü karakteri diyebiliriz fakat kötüyken bile herkesin gönlünü fethettiğine eminim.

İlk 2 sezon Stephan ve Elena'nın birbirlerini çok sevdiğine, beraber olmaları gerektiği düşündürülen dizide sonradan işler karışır. Cadıların, köken vampirlerin, kurt adamların,gezginlerin, görsel ikizlerin, avcıların ve ruhların bulunduğu fantastik bir yapım. Hem köken bir vampir hemde kurt adam olan Joseph Morgan (Klaus) kadroya sonradan dahil olmasına rağmen büyük ilgi gördü. Benimde en bayıldığım oyuncu ve karakterlerdendi. 

Şimdi bunları yazarken yeni bölümü izlemek istedim. Bloğumda favorilerimden sonra yer verdiğime göre hiç kötü bir yapım olmadığına emin olun. Çok emek verildiği belli olan kaliteli yapımlardan biri fakat sezon konularının sağlam yapıda olması beklentisindeyim. 
 İyi seyirler diliyorum.


True Blood Favorilerim 5


Sonuncu favori dizim yarım sezonluk olan True Blood. Yaz aylarında neredeyse tüm dizilerim sezon finali yaptığında keyifle izlediğim bir yapım. Bir dönem benimde vampir dizilerine, film ve kitaplarına yoğun ilgim olmuştu. O dönemde izlemeye başladığım ve diğer vampir dizilerine oranla daha çok ilgimi çekip favori dizilerim arasında yerini aldı.Esasında ilgimi çeken şey dizideki atmosfer, oyunculuk ve vıcık vıcık kan oldu galiba...

Yani vampir denince akla gelen ilk şey kan olması gerekirken diğer yapımlarda vampirler pek bi kibar, pek bi temizler. Sarmıyo öyle!!! Birader sen vampir değil misin em işte ne çekiniyorsun ağzım yüzüm kirlenecek diye!!! 
Öyle işte...

Dizi Charlaine Harris'in Sookie Stackhouse Güneyli Vampirler serisinden uyarlanmıştır. Birkaç kitabını okuma fırsatı bulduğum seri oldukça ilgi çekici... 

Başrollerinde Anna Paquin(Sookie Stackhouse),   Stephen Moyer,(Bill Comptan),
  Alexander Starsgard(Eric Northman),   Sam Trammel(Sam Merlotte)
Ryan Kwanten(Jason Stackhouse),   Rutina Wesley(Tara Thotnton) gibi
isimleriyle gayet hoş. Ve isimlerini yazmadığım geniş bir oyuncu kadrosuna sahip.

ABD'nin Louisiana eyaletinde ufak bir kasaba olan Bon Temps de yaşayan Sookie Stackhouse Sam Merlotte'ın barında garson olarak çalışan bir telepattır(düşünceleri okuyabilen).
Çinlilerin ürettiği sentetik kan sayesinde vampirler artık insanlardan beslenmemeye ve bir arada yaşamaya başlamışlardır.
Bir vampir olan Bill Sookie'nin çalıştığı bara gitmesiyle tanışırlar ve aralarında bir ilişki başlar. Bu beraberlikle olaylar gelişir. İlk başlarda çok sevimsiz bulduğum fakat sonradan çok çok beğendiğim Eric de olaylara dahil olur. Eric eski bir Viking olan 1000 yaşında bir vampirdir.
Dizinin konusuna dair birsürü şey yazmak istememe rağmen karakterler fazla olduğu için kafa karışıklığına sebep olmak istemiyorum. Gayet kolay anlaşılan, sürükleyici, hızlı ilerleyen ve tek seferde hemen anlayabileceğiniz karakterler içeren zevkle izleyeceğinize inandığım bir yapım.

Kısa bir süre içinde HBO da 6. sezonuyla ekranlara dönecek olan diziyi sabırsızlıkla bekliyorum. Kurt adam olarak diziye sonradan dahil olan yakışıklı Joseph Michael Manganiello (Alcide Herveaux) nun ayrıca hastası olduğumuda belirtmek isterim.

Daha çok bir yetişkin dizisi olan True blood da bazı cinsel sahneler ve baştada belirttiğim gibi vıcı vıcık kan bulunuyor. Emsallerinden biraz farklı olarak vampirlerin daha vahşi ve rahat olduğunu sizde göreceksiniz.
Tam olması gerektiği gibi...

Tarzınıza uygunsa izlediğinizde seveceğinizi umuyorum.

Keyifli Seyirler.


8 Mayıs 2014 Perşembe

Fringe Favorilerim 4


Final yapılmış olmasına rağmen kesinlikle izlemeye değer olarak görüyorum. J.J. Abrams' ın çıtayı biraz daha yükselttiği bilim kurgunun dibine vurmuş ve çok özlediğim bir yapım.

Her ne kadar bitirmek amacıyla son sezonda biraz saçmalanmış olsa da hayranlıkla izlemeye devam ettim ama biraz paldır küldür bitirildiği üzücü bir gerçek.
Başrollerinde Anna Torv (Olivia Dunham), Joshua Jackson (Peter Bishop), John Noble (Walter Bishop) yer alıyor. 

Olivia Dunham; FBI'ın çözümlenemeyen, bilimsel ve tehlikeli olayları araştıran, gizli bir departman olan Fringe bölümünün ajanıdır. Çocuk yaşta üzerinde bazı deneyler yapılmış, fakat bu hatıralarını neredeyse unutmuştur.

Walter Bishop IQ seviyesi çok yüksek olan, üstün zekalı bir bilim adamıdır. Bir sebepten ötürü 17 yıldır akıl hastanesinde yatmaktadır. Garip icatları, enteresan deney ve teorileri ayrıca çok da komik olan Walter benim en bayıldığım karakter. Hatta diziden çok Walter'ı özlüyorum desem daha doğru olur.

Peter Bishop Walter Bishop'ın oğludur. Peter babasıyla pek anlaşamadığı için uzun yıllar görüşmemiştir. Tıpkı babası gibi üstün zekalı olmasına rağmen zekasını yanlış kullanan, aranan bir dolandırıcıdır.
Olivia bir olayı çözmeye çalışırken Walter Bishop'ın yardımı dokunabileceğini öğrenir ve onu akıl hastanesin bulur. Yalnız önündeki engel onu hastaneden yalnızca oğlunun izni ve refakatiyle çıkarabilmesidir. Peter'ı bulur ikna etmeye çalışır fakat durum pek Peter'a göre değildir, kabul etmez. Olivia elindeki kabarık suç dosyasıyla tehdit ederek Peter'ı ikna eder. Walter'ı hastaneden çıkarırlar ve ikiside FBI'ın sivil danışmanı olurlar ve Walter'ın danışmanlığında olaylara farklı bakış açılarıyla müdahale edilir.
İç içe yaşayan 2 paralel evreni, bilimsel deney ve icatların zararlarını, birbirine bağlantılı olaylarla konu alan 5 sezonluk bir yapım...

Dizide Başrol karakterleri gibi genel kadrosu da çok zengin ve başarılı.
Dizinin ilk sezonu biraz karmaşık gelebilir ama aslında tek bir konu hakim. İzledikçe seveceğiniz bir dizi. Hepimizde olduğu gibi vakit ayırıp yabancı dizi izlemekten keyif alıyorsanız, bu diziyle harcadığınız zamanın boşa gitmeyeceğini düşünüyorum. 
Keyifli seyirlerr... 

Yakışıklı Canavarımız Favorilerim 3

Beauty And The Beast 


Geçen sene takip ettiğim dizilere bakınırken her zaman karşıma çıkan, sanki bir tek benimkiler yayınlanmıyormuş da bu dizi hergün yeni bölüm çıkarıyormuş gibi hissettiğim bir gerçek. Belki bu hissi sizde biliyorsunuzdur.
Bu sezon başında 'seni izlicem oğlum' diyerek başladığım dizinin ilk sezonunu aynı gün sabah karşı dörtte bitirdim ve derinden bir 'off' dedim. Cidden böyle bir yapımı bu kadar fark etmemeyi kendime hiç yakıştıramadım. Ertesi gün 2. sezonun kalan bölümlerini izledim ve BİTTİ!!


İçimde bi boşluk oldu, moralim bozuldu... Oturdum baştan izledim, bu sefer yavaştan aldım 1 haftada bitti ki buda yeni bölüme denk geldi ve boşluk azaldı. 
İşte bu kadar sevdim bu diziyi...
 Türkiyede çok fazla izleyici kitlesine sahip değil. Sanırım benim gibi düşünmüş olabilirler. Bir iki tarzına yakın kişiyle paylaştım izlediler ve tepkiler benim gibi.
'Başından ayrılamadım','biticek diye korkudan izliyemiyorum','kızıııaıım o vincent ne öyle yeaaa' gibi deliydi.

Konusu; Bir disney masalı olan halk arasında Güzel ve Çirkin'in modern hayata uyarlanmış fakat iyi uyarlanmış hali! 
Başrollerini Kristin Kreuk (Catherine Chandler) ve Jay Ryan' ın (Vincent Keller) paylaştığı dizi henüz 2. sezonunda.

Catherine Newyork Polis Depertmanında cinayet masası dedektifi olarak çalışmaktadır. 10 yıl önce, annesi gözlerinin önünde faili meçhul kişiler tarafından öldürülmüştür. Tam onuda öldürecekleri anda yüzünü göremediği biri tarafından kurtarılır.



Vincent sa itfaiyeci olan 2 kardeşini ikiz kule saldırısında kaybettikten sonra Afganistan'a gönüllü asker olarak gitmek için adını yazdıran bir doktordur.
Afganistan'a gittikten sonra gizli bilimsel bir topluluk tarafından, daha güçlü, yenilmez askerler yaratmak adına DNA 'sı değiştirilerek bir yaratığa dönüştürülür ve işler umdukları gibi gitmeyince hepsini topluca infaz ederler. Fakat Vincent kurtulur ve gizli topluluk peşine düşer.
10 yıl boyunca yakın dostu JT ile beraber yaşayıp, saklanıp, ölü sanılmaktadır. Vücudundaki adrenalin seviyesi fazla yükseldiğinde bir yaratığa dönüşüp kontrolünü kaybetmektedir. 
Newyork da bir cinayetin ipuçları Catherine 'i Vincent'a götürür ve yolları böylece kesişir. Catherine Vincent 'ın aslında ne olduğunu ve annesinin öldüğü gece onu Vincent 'ın kurtardığını çözer. Catherine Vincent'ın sırrını saklayacak ve ondan annesini öldürenleri bulmakta yardım alacaktır. Böylelikle aralarında imkansız sanılan bir aşk ve aksiyon başlar. 

Bilim kurgu, fantastik, suç, romantizm sevenler için, şiddetle tavsiye ettiğim dizilerden biri. İlk bölüm bende dahil, herkese olduğu gibi sizede sıkıcı gelebilir fakat 2. bölümden sonra daha sıkı sarılacağınıza eminim. 



Keyifli seyirler... 

Efsane Spartacus Favorilerim 2



    Sıradaki izlemeye değer favori dizim bir efsane Spartacus!!!
Esasında devam ediyor olsaydı şüphesiz 1 numaram olurdu ama ne yazık ki final yapıldı.Hala izlemeyen kaldıysa diye yer vermek istedim. Dizi dünyasında bir başyapıt. Aynı zamanda da şehvetli ve dehşetli...
Konusu antik Roma da Batiatus'un Gladyatör okuluna köle olarak satılan Spartacus'un hikayesini anlatıyor. Karısının intikamını almak için sabırla bekleyip yenilmez bir gladyatöre dönüşür. Sağlam bir kaçış planıyla arkadaşlarıyla beraber Batiatus dan kurtulurlar ve Romanın üzerine büyük bir korku salarlar. Dram ve yüreklilik dolu bir serüven.

Dizinin başrol oyuncusu Andy Whitfield Kanser hastalığından dolayı ancak 1 sezon rol alabilmiştir ve yerini onun rızasıyla Liam Mcintyre almıştır. Andy Whitfield Spartacus dizisinin tartışmasız baş kahramanı. Hastalığına ve ölümüne acayip üzülmüştüm. Hatta bir arkadaşım Andy öldüğü için diziyi izlemeyi bile bıraktı. Ben ilk başlarda Liam'ı yadırgasam da sonradan sevdim. Elinden gelenin en iyisini sergileyerek rolünün hakkını verdi. 

Başta da belirttiğim gibi kesinlikle bir yetişkin dizisi. Ağır şiddet sahneleri ve fazlaca cinsel içerik bulunuyor. 

Yani ailece 'açıyım da hep beraber izleyelim' yada ' gel baba Spartacus izliyorum otur sende izle' gibi teklifler yapmayın sakın!!!

Böylesi iyi bir yapımın yıllarca listelerde ilk sıralarda yer alacağına eminim. Kesinlikle 2. kez izleyeceğimi de biliyorum.
ve


sizlere keyifli seyirler diliyorum.

Supernatural Favorilerim 1

Supernatural


      İşte karşınızda benim en favori dizim. Diziyi izlemeye başladığımda 5. sezondaydı. 5 sezonu soluksuz izleyip dört gözle yeni bölümleri beklemeye başladım. Artık 9. sezonda ve her sezon bitecek diye düşünüp bir garip oluyorum.
      
    Başrollerini Jared Padalecki ve Jensen Ackles' ın paylaştığı Sam ve Dean Winchester kardeşler ilk sezondan itibaren gözümün önünde büyüyüp koca adam oldular. 
   Dizinin adından da anlaşıldığı gibi konu doğaüstü varlıklar. Duyduğunuz, duymadığınız tüm doğaüstü olaylar mevcut bu yapımda. Sam ve Dean kardeşler babaları tarafından usta birer avcı olarak yetiştirilirler. Olayları çözmek ve insanların zarar görmemesi pek çok kez korkusuzca ölümü göze alırlar. Çok iyi anlaşamayan fakat birbirlerine çok bağlı olan abi kardeş kimi zaman aydı düşüp, çoğu zaman birbirlerine arka çıkıp kollarlar. 
   Vampirler, kurt adamlar, cadılar,  ejderhalar, mitolojik tanrılar ve diğer tüm doğa üstü varlıklar dışında dizide, cennet, cehennem, araf, melekler ve şeytanlara da büyük yer veriliyor. Kimi zaman bir şeytanla dostluk kurup, bir melekle düşman olduklarını görebiliyoruz ama bu izleyiciye hiç rahatsızlık hissettirmiyor. Sam ve Dean' in kaç kere ölüp geri geldiğini inanın sayamadım... Sanki bir güç tarafından yaşatılıyorlar ve dünyanın kaderi onların elindeymiş gibi. Ne olursa olsun diğeri ölen kardeşini geri getirmek için sınırları zorluyor.

    Ucuz motellerde ve yollarda geçen bir hayatları, sahte premium kredi kartları, sahte FBI kimlikler var. Dean' in çok bağlı olduğu babasından kalan 1967 model Impala'sını da unutmamalıyım. Çok hoş bir bebek misali...

   Her sezon mutlaka diğerlerinden farklı, özenle hazırlandığı belli olan enteresan çok güldüğüm bir bölüm oluyor. Konuda her zaman bir espri anlayışı hakim. Aksi halde 9 sezonu izlemek ciddi sabır gerektirir. Özellikle 4. sezondan  itibaren diziye dahil olan Melek Castiel diziye büyük renk katıyor. Elbette Cehennemin Kralı Crowley de öyle...

   Favori dizim çünkü; günlük hayata oldukça yakın ama bir o kadarda uzak, görmeye alışık olmadığımız konular barındırıyor.

   The CW' nin sevilen dizilerinden  olan Supernatural, The X Files dizisine imzasını atmış Davit Nutter ve Robert Singer yapımcılığında, Eric Kripke yönetmenliğinde 9. sezonuyla izleyiciyi heyecanlandırmaya devam ediyor. 

    Fantastik dizi sevenler için, neredeyse her bölümü korku filmi tadında... Hala izlemeyenler varsa pişman olmayacağınız bir yapım olduğunu düşünüyorum

İyi Seyirler diliyorum...


Sizin Yerinize İzledim Öneriyorum

Merhaba yabancı dizi severler;

Bir yabancı dizi ve film tutkunu olarak bu konudaki yorumlarımın ve kendi çapımda edindiğim bilgimin zamanı geldiğinde benimle beraber ölüp gitmesine gönlüm hiç razı olmadı. Bazen bir solukta 2 sezon bitirdiğim, bazende yığınla işimin arasında takip ettiğim dizinin yeni bölümünü izleyemesem de, merakımı gidermek için açıp bir kenarda ilerlerken sesini dinlediğim doğrudur!!!




Sizleri bilemeyeceğim ama bana ciddi anlamda olumlu etkisi olduğu kesin... İhtiyacım olduğu zamanlarda kafamı meşgul tutmaya birebir ve de yabancı dilimi önemli ölçüde geliştirdiği de yabana atılmaması gereken bir gerçek.





Bu hobiye sardığım zaman etrafımda aynı dizileri izlediğim, beraber izlediğim ve yorumlar paylaştığım arkadaşlarım ve yakınlarım vardı. Pek çoğu bir kaç favori dizisi final yaptığında hiçbir yapımın onun yerini almayacağını düşünüp dizi dünyasına ve yapımcılara küstüler. Ama öyle bir şey yok arkadaşlar. Mutlaka tekrar etkilendiğiniz senaryo ve sahneler oluyor. Özellikle beni en çok memnun eden olay severek izlediğim bir oyuncu kurguda öldüyse, dizi bittiyse vs. yeni başlayacak bir yapımda karşıma çıkması veya bilgisini almam.

Şahsen ben vizyondan kalkalı yıllar olmuş bir filmi nasıl izliyorsak, final yapmış dizileri de büyük bir keyifle izliyorum. bu sebeple bloğum da hoşuma giden, gitmeyen bu yapımlarada yer vereceğim.

Genellikle Türk TV kanallarıyla aramdaki ilişki Ana Haber Bülteni, Talk Show lar, denk geldiğim hoş bir sinema filmi ve zap yapmaktan ibaret. Türk seyircisi bana göre dramaya çok düşkün olduğu için dizilerde pek aradığımı bulamıyorum. Dizi dünyasında yavaş hatta bebek adımlarıyla ilerlediğini düşünüyorum. Elbetteki bu konuda eleştiri yapmak benim pek haddime değil. yinede umut ediyorum ki bir gün Türk dizilerini sadece Orta Doğu ve bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda ülke değil Tüm dünyanın tercihi olur. Çok çalışkan ve fevkalade başarılı, güzel, yakışıklı oyuncularımız var ve yaptıklarını işin hakkını layıkıyla veriyorlar. Farklı yapımların ortaya çıkması için en azından izleyicimizin acı, ayrılık, imkansız aşk vs. beklentilerden arınması ve izleyici kitlesinin farklı konularda ilgi duymasını diliyorum. Ülkemizin yapımcı yönetmen ve senaristlerinin sıradışı yapımlara imza atmasıyla büyük gurur duyarım.

Dizi ve film dünyasındaki takibini yaptığım tüm haberleri bilmek istediklerinizi, bölümler, sezonlar hakkındaki değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım...

Not:Bir sonraki postumda favorilerimden bahsedeceğim takipte kalın.

İyi seyirler.